ÜYE OL 50 TL KAZAN
1.500 TL üzeri ücretsiz kargo
ÜYE OL 50 TL KAZAN
1.500 TL üzeri ücretsiz kargo
                   



Zerafet ve incelikle sürdürdüğü yaşamı boyunca değerleri için yaşayan, kendisi ve çevresi için en iyisini isteyen, bunun için mücadele eden, aile büyüğümüz, anneannemiz Seniha Hanım’ın hikayeleri, anıları, ilham verici yaşam öyküsü hep aklımızdaydı. Onun hayata bakışını da tarif eden bu projemizde adını yaşatmak istedik. 






Seniha Hanım 1912’de Trabzon’da gümrük müdürü Osman Nuri Bey ve Raife Hanım’ın beş kızından en küçüğü olarak doğdu. Bahçesinde ailece udla meşk edilen bir konakta büyüdü. Çalışkan, üretken, güler yüzlü, hoş sohbet, hamarat, eli lezzetli, israfa karşı hassas, musikiye sıcak, şefkatli ve tüm canlılara karşı sevgi dolu olan Seniha Hanım gelin olarak Erzurum’a geldi. Dedemizin restoran işine evinden aktif  olarak destek oldu. Restoran müşterilerini tıpkı evinde ağırlıyormuşçasına özenli bir masa düzeninin devamı için masa örtülerinin yıkanması, kolalanıp ütülenme sorumluluğunu kimseye bırakmazdı. Restorana yıl boyunca yetecek turşuların kurulmasından, kilerin hassasiyetle takibine kadar pek çok incelik ve dikkat isteyen iş ondaydı. Aile işlerine gösterdiği özeni eşi ve dört kızına da gösterirdi. Eşi İbrahim Bey’in gömlek yaka ve manşetlerini kolalayıp döküm ütüyle ütülemeyi, ceket ceplerinde her gün ütülü mendil bulundurmayı bir gün bile ihmal etmezdi. Dört kızına her bayram kendi elleriyle bayramlıklar diker, onları kırlarda pikniklere götürüp saçlarına papatyalardan taç örerdi. Küpe çiçeği, sardunya ve ıtır en sevdiği çiçeklerdi. Patlıcan reçelini, ıtır ve damla sakızıyla yapardı. Erik, vişne, kızılcık ve böğürtlenden şurup yapar, yemekte ya da kahvenin yanında ikram ederdi.


Yetiştiği jenerasyonun iyi bir temsilcisi olarak israfa karşı, şimdilerde ‘upcycle’ adını verdiğimiz farklı bir amaçla tekrar kullanımın üstadıydı. Kişisel bakımında da çok özenliydi. Gülsuyu, gliserin, kolonya ve ılık su ile kendi hazırladığı losyonu her gün ellerine sürerdi. Ondüle saçları, rastık çektiği kaşları, sürmeli gözleri, Tokalon pudrası, arkası dikişli ince tül ipek çorapları, pek sevdiği yüksek topuk ayakkabıları ve ille de portföy çantası ile her zaman çok şıktı. Dönemin en önemli sosyal olayı olan Cumhuriyet balolarına eşiyle birlikte katılmayı çok severlerdi. 1960’ların sonunda dedemizin vefatını takiben aile Ankara’ya taşındı. Ailenin hafta sonu sohbetlerine damgasını vuran Türk sanat musikisi korolarının favori solisti olmaya devam etti. Ud, gramofon, taş plaklar, hasılı müzik hep hayatının bir parçası oldu.


İnsan hayatına, yaşadığımız çevre için, dünya için bir amaç, zerafet, incelik katan bu sevecen portrenin günümüzdeki temsilcisi ise Defne. Gezegenimizin geleceğiyle yakından ilgili, koşulsuz insan ve hayvan sevgisi olan, sıfır atık konseptiyle bizi tanıştıran, “upcycle” mantığını çocukluğundan bu yana kendiliğinden benimseyip, durmaksızın üreten Defne bize ilham veriyor.


Çabamız ve dileğimiz, Seniha Hanım gibi sevdikleri ve çevresi için üretmek, paylaşmak, değer katmak, dünyayı, insanı, sevdiklerimizi korumak gözetmek için doğayla uyum içinde, zarafet ve incelikle yaşama sanatını hayatımıza katmak. Seniha Hanım’ın o günün şartlarında gerçekleştirdiği inceliklerle dolu yaşama biçimini bugün bizim gibi düşünen insanlarla  birlikte keşfetmek, sürdürülebilir kılmak ve paylaşıp çoğaltmak istiyoruz.